Eğitim ve öğretim hayatında ilk günler unutulmayan günlerdendir. Eğitimci Hasan Köse de okuldaki ilk gün hatırasını, Türkeğitimtv okuyucuları için kaleme aldı. İşte Hasan Köse’nin Pazarören Öğretmen Okulu’nda yaşadığı ilk gün hatırası…
Sevgili Arkadaşlarım,
Sene 1973… Okula ilk geldiğimde 11 yaşında, küçük bir cocuktum; yuvasından ilk defa çıkan ve ürkek ürkek kanat çırpmaya çalışan yavru bir kuş misali biraz korku, biraz heyecan ve biraz da endişe dolu hislerle Yahyalı’dan yola çıktım, Kayseri ve Bünyan Garajı’ndan Pazarören otobüsüne tek başıma bindim.
Yuvadan uçan kuş gibi yalnızdım ve uçma vaktinin geldiğini biliyordum ancak o andan itibaren de galiba gurbeti içimde yaşamaya başlamıştım.
Evim, yuvam, kardeşlerim gözümün önüne geldikçe çocuk yüreğim derinden çarpıyor, otobüs camından akan görüntüler sanki yüreğimden damıtılıp gözlerimden akan yaşlara eşlik ediyordu.
Pazarören’de beni matematik öğretmeni dayım Abdullah Yıldız karşıladı.
Otobüsten inince onu karşımda gördüğümde çölde vaha gören umutsuz yolcunun hissiyatıyla doldu minik kalbim. Dayım, sonradan uzun yıllar çeşitli üniversitelerde matematik profesörlüğü yapıp emekli oldu.
Kendisine hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Pazarören’den yolu geçen devre arkadaşlarım da hatırlarlar, meşhur müdür yardımcısı Didi lakaplı hocamız vardı.
Dayımla aynı lojmanda kalıyordu.
Dayım beni otobüsten aldıktan sonra aynı gün Malatya’ya gitmişti, önce kendimi yine yalnızlığın ve endişenin içinde buldum ancak Didi Hocamız beni alıp lojmana götürdü, sonra endişem bir nebze olsun yerini heyecana bıraktı.
O gün Didi Hocayla beraber kaldık.
Bana sabah kahvaltı hazırladı. Beraber kahvaltı yaptık. Her ne kadar beni rahatlatmaya, ilk defa yuvasından ayrılmış bu çocuğa endişelenecek bir şey olmadığını hissettirmeye çalışsa da ben ailemle oturduğum kahvaltı sofrasını ve anamın o aydınlık yüzünü ilk defa kahvaltıda görememenin hüznünü derinden hissediyordum.
Bu hislerle lojmandan çıkıp okula geldik. Hikayemizin bu kısmını arkadaşlarımızdan hatırlayanlar olacaktır. 5. sınıfta okuyan köylüm Ali Benli, aynı sınıftan Bogazlıyanlı Erdoğan Demir, Yılmaz Çelikten, Kurban Ünlüönen beni alıp sınıflarına götürdüler.
Memleket özlemi ve gurbetin hüznü, yerini yeni arkadaşlarla tanışmanın ve yeni bir hayata “merhaba” demenin heyecanına bırakmıştı.
Yeni arkadaşlarım bana “Didi Hoca, sabah kahvaltıda sana ne yaptı?” diye sordular.
Köyden gelmişim, yumurtanın rafadan olarak yapılmasını nerden bilirim ki…
Ben de “Çay, peynir, zeytin bir de ‘iliklama yumurta’ yaptı.” dedim.
Dedim ama sınıfı bir gülme tuttu, sınıf baştan sona kahkahaya boğuldu.
Ben ise yanlış bir kelam etmenin verdiği utangaçlıkla renkten renge girdim.
Sınıftakilerin o anki gülmeleri hiç aklımdan gitmiyor. Çocuksu, saf bir mahcubiyet yaşadığımı anımsıyorum o günü hatırladıkça.
Daha sonraları, o sınıftakiler beni her gördüklerinde bana kahvaltıyı sorup gülerlerdi.
Pazarören’deki ilk anım buydu.
Daha sonraları, yaşıyorsa Allah uzun ömür versin, Konyalı Din Kültürü Öğretmeni Abdulkadir Hoca vardı, nam-ı diğer “Çerçi”.
Onunla da anılarımız geçti.
Hele bir de 4-A ile 5-A sınıfları arasında futbol maçı vardı, ben o maçta bir gol attım.
Gol dediysem öyle bilinçli bir vuruş değildi.
Bana gelen bir topun gelişine vurduğum gibi, top karşı kaleyi buldu. Anlayacağınız benim çektiğim şut gol olmuştu.
Tabi maç sonunda ortalık karıştı. Meğer karşı siyasi gruba mensup arkadaşlar, böyle bir sonuca karşı hazırlıklı gelmişler.
Hatta maraza çıkarmak için bir vesile bekliyorlarmış.
Maçtan sonra zincirler konuştu , yemekhaneye sığınmasam işim çok zordu.
Bizim takımda olan arkadaşların hepsine birden ayrı ayrı, şiddetli bir taarruz başladı.
Arkadaşlarımızı birer birer yakalayıp tartaklamaya başladılar.
O zaman bizim takımda yer alan arkadaşlardan biri de sonradan İstanbul Üniversitesi tarih profesörlerinden olan Mustafa Budak idi.
Anlayacağınız bir gol attım, bütün Pazarören tarihine geçti. Ve bir gol attım, Pazarören’de okulumuzun gidişatı değişti.
O maç ve o gol unutulmazlar arasına girdi. Sınıf arkadaşlarım, o günleri iyi hatırlarlar.
70’li ve 80’li yıllar, sağ-sol çatışmalarıyla kardeşin kardeşe düşman edildiği yıllardı. Ülkemiz bir daha o günleri yaşamasın inşaallah.
Hepinize hayırlı günler diliyorum.
Sevgiyle muhabettle kalın inşaallah.
Hasan Köse